Deniz Ali Tatar'ın sunumuyla ekrana gelen sinema programı 6.Seans, yine sinemaya dair dopdolu bir bölümle ekrana gelecek. Vizyona giren filmler, sinema dünyasından haberler, yönetmen ve oyuncularla özel röportajlar, yine 6.Seans'ta yer almaya devam ediyor...
54.Bölümün konukları ise şöyle;
Bir çok festivalden başarıyla dönen "Kasap Havası" filminin yönetmeni Çiğdem Sezgin ve başrol oyuncularından İnanç Konukçu ile filmin hikayesi üzerine özel sohbetler ekrana yansıyor...
Vizyona girdiği günden bu yana listelerin zirvesine oturan "Dağ 2" filminin oyuncuları Ufuk Bayraktar, Çağlar Ertuğrul, Ahu Türkpençe, Murat Serezli, Emin Benderlioğlu ve Ahmet Pınar filmi anlatırken, bir yandan çekimler sırasında sette yaşadıklarını da antalıyorlar...
Dolaştığı festivallerden övgü toplayan "Babamın Kanatları" filminin yönetmeni Kıvanç Sezer ile sinema serüveni üzerine başlayan sohbet, Babamın Kanatları filmine dair ipuçlarıyla devam ediyor...
Yedinci sanat olarak nitelendirilen sinema, "6.Seans" ile gündemde yer almaya devam ediyor. Deniz Ali Tatar'ın sunduğu 6.Seans, Cumartesi günleri saat 18.00'da TV 6 ekranlarında yayınlanıyor. 54.bölüm ise 24.12.2016 Cumartesi günü ekranda olacak...
Rol aldığı sinema filmleri, tiyatro oyunları ve dizilerle bir çok kişinin gönlünde taht kuran başarılı oyuncu Cansel Elçin, bu kez de yönetmen koltuğuna oturdu. Yönetmenliğini üstlendiği "Melekleri Taşıyan Adam" çocuk yaşta evliliğe, daha farklı bir açıdan yani erken yaşta evlendirilen bir erkek çcocuğunun gözünden anlatıyor.
Elçin ile filmiyle yarışmaya katıldığı "27. Ankara Uluslararası Film Festivali" nde bir araya geldik. Elçin ile oyunculuk kariyerini, rol aldığı sinema filmlerini, geçtiğimiz dönem oynadığı Frankenstein oyununu "Melekleri Taşıyan Adam" filmini ve yeni projesini konuştuk. İşte Cansel Elçin ile yaptığımız sohbeti "6.SEANS" özel olarak buradan izleyebilirsiniz:
Ve bir de Elçin'le "Çoktan Seçmeli" oyunu oynadık. Ona da göz atmanızı tavsiye ederim...
Dünyaca ünlü bilgisayar oyuncu "Assassin's Creed" in film versiyonu geliyor! Son olarak Macbeth, Steve Jobs ve The Light Between Oceans filmlerinin başarılı oyuncusu Michael Fassbender'in başrolünde olacağı film 23 Aralık'ta vizyonda olacak!
Ölüme mahkum edilen suçlu Callum Lynch, Abstergo Industries adlı çok zengin bir şirket tarafından ele geçirilir. Genetik kodunun kilidini kırması ile atalarının hatırlarına erişebilen Lynch, 15.yy İspanya'sında yaşayan atası Aguilar'ın maceralarını gerçekçesine deneyimler. Baskıcı ve güçlü bir o rganizasyon olan Templer'ın karşısına çıkan Lynch, onları alt etmek için geçmişten faydalanacaktır.
Yönetmenliğini Justin Kurzel'in üstlendiği yapımda Fassbender'a Jeremy Irons, Charlotte Rampling ve Brendan Gleeson gibi isimler eşlik ediyor.
Filmin uluslararası fragmanı ise geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Alttaki linkten fragmanı izleyebilirsiniz...
Her yıl farklı
farklı şehirleri gezen, ama çıkışını başkent Ankara’dan yapan Gezici Festival,
22.kez bu yıl yola çıktı. Yine Ankara’lı sinemaseverlerle buluşmasını yapan
festivalin bu yıl ben biraz daha içindeydim. Festivalin bir yandan basın
ilişkilerini de yürütmeye çalıştım ve ekibin festival öncesi çalışmalarına da
şahit oldum. Her yıl daha iyi bir festival olması için gayret eden Ankara
Sinema Derneği, yine festivale dönemin en ses getiren ve gezici dostu filmleri
ile yönetmenlerini ağırladı.
Ünlü yönetmen Reha Erdem festival için
5 filmlik bir seçki hazırlamıştı. Bu filmler; Tehlikeli Fısıltı, Ox-Bow Olayı
ve Yankesici gibi, siyah beyaz ve çok eskiye dönük ve anlam açısından enteresan
filmler. Erdem’in hazırladığı filmler aslında günümüz izleyicisine uzak
kalabilecek olsa da, bu filmlerin tutkunlarına ve festivale alışık izleyicinin
üzerine yoğunlaşabileceği filmler olmuş.
Türkiye 2016 seçkisinde ise bu yılki
Adana ve Antalya Film Festivallerinden bu yana adını sıkça duyduğumuz sağlam
filmler bulunuyordu. Bu filmler Albüm, Babamın Kanatları, Koca Dünya, Kor,
Orhan Pamuk’a Söylemeyin Kars’ta Çektiğim Filmde Kar Romanı Da Var ve Rauf idi.
Albüm dışındaki filmleri diğer festivallerde tamamlayamamıştım. Gezici bu
anlamda yılın ülke içi filmlerini tamamlama noktasında bir kat daha yardımcı
oldu bana.
Babamın Kanatları, sarsıcı olduğu kadar son yılların kaliteli filmiydi. Yürek işi olmuş desek abartmam.
Bu dönem merkezine çocuk alan hikayeler çok oldu. Ayrıca, Kars’ta Gezici Festival sayesinde birçok film çekildi ve çekilmeye de devam ediyor. Rauf, bunların arasından senaryosu ve görüntüsü anlamında ilk sırayı kaptı benim için..
Osmanlı’dan manzaralar bölümü ise bu yılın kuşkusuz olay gösterimi oldu. Daha önce 20.festivalde yapıldı, bu kez 2.cisi yapıldı. Daha başlamadan basında yankılanan gösterim, beklediğimden çok daha iyiydi. Çünkü Osmanlı’dan kalan bu kadar kaliteli görüntülerin olduğunu bilmiyordum. Görüntülerde hiçbir şekilde aktüellik ya da kayma durumu yok, dönemine rağmen bu kadar sabit görüntüler olması çok güzel. 19.yüzyıl Alman İmparatoru Kayzer Wilhelm’in Türkiye Ziyareti sırasında eski İstanbul’dan görüntüler, eski saraylara köşklere ziyaretler, Dostluk evi inşaatı, mezar ziyaretleri ve hatta Arıburnu ile Gökçeada’ya ziyaretler bile kayda alınmış. Daha sonra sırasıyla Makedonya ve Yunanistan’dan Osmanlı zamanı görüntüleri ve dikkat çeken halk oyunları, Kudüs’ten görüntüler ve son olarak İstanbul çeşmeleri görülmeye değerdi. Bu görüntülere de piyanist Çiğdem Borucu, kendi besteleriyle eşlik etti.
Dünya sineması ise dönemin yeni filmleriyle doluydu. Jim Jarmusch’un Paterson’u, Mohamed Diab’ın Çatışma’sı, Therdovsky’nin Hayvanat’ı gibi filmler vardı.
İzlediğim diğer filmlere dair yorumlar, festivale konyuk olan yönetmenlerin
festival hakkındaki düşüncelerine, Popüler Sinema'dan ulaşabilirsiniz....
Asya Pasifik Ödülleri’nden aldığı Jüri Özel Ödülüyle adından
sıkça söz ettiren, ardından 22.Adana Altın Koza ve son olarak 27.Ankara Uluslararası
Film Festivali’ne aldığı 6 ödülle damga vuran “Ana Yurdu” festivallerin
ardından bu kez de vizyonda izleyicisiyle buluşuyor…
Filmi daha önce 21.Gezici Festival’de izleme şansı bulmuştum. Şimdi film 27.Ankara Uluslararası Film
Festivali ve 19.Uçan Süpürge Uluslar arası Kadın Filmleri Festivali’nde de yer
almasıyla yeniden gündemde.
Yapımcılığını Adam Isenberg’in ve yönetmenliğini Senem Tüzen’in
üstlendiği filmde Esra Bezen Bilgin ve Nihal Koldaş başrolleri paylaşıyor.
Senem Tüzen’in aynı zamanda kaleminden de çıkan Ana Yurdu’nda,
annesine duyduğu sevgi ve nefret duygularının arasında sıkışıp kalmış olan
Nesrin’in hikâyesine odaklanılıyor. Nesrin, planladığı romanını bitirmek üzere,
zaten şehrin yoğunluğundan bunalıp, izole olmak adına kısa zaman önce ölen
anneannesinin köy evine gidiyor. Çevre baskısıyla muhafazakârlaşmaya başlayan
annesi Halise’nin beklenmedik bir ziyaret yapmasıyla tüm hayalleri bir anlamda
suya düşüyor. Ardından da anne – kız arasındaki yüzleşmelere şahit oluyoruz.
Yönetmen Senem Tüzen, filmin senaryosunu oluştururken kendi
yaşadıklarından yola çıkmış. Bir anlamda hikâyede gerçeklik var. Akıllıca bir
senaryoyla karşı karşıyayız. Bir anlamda
toplum baskısının vurmuş ve belki de zedeleme noktasına getirmiş anne-kız
ilişkisine fokuslanıyoruz. Emekli bir öğretmen olmuş annenin, büyük olan kızına
bu kadar korumacı ve muhafazakâr yaklaşması her ne kadar izleyici olarak
bizleri düşündürse de, hikayede o kalıbın dışına çıkamıyoruz. Aynı şekilde
Nesrin’in köyün delisine son karşılaşmada karşı koyamaması da, düşündüren ayrı
bir unsur.
Ama Senem Tüzen, o kadar kusursuz. bir set kurmuş ki reji
gerçekten de üstün bir başarı koymuş. Işık kullanımı çok başarılı. Özellikle
akşam ve karanlık yerlerde çekilen sahneler sinematografik anlamda filme büyük
bir artı getiriyor. Setteki kusursuz çalışmak, kurgu masasına da rahat oturulmasını sağlamış. Kurgu da titizlik ve duruluk görüyoruz.
Esra Bezen Bilgin’in
Nesrin karakterine gerçekten çok yakıştığını belirtmekte fayda var. Büyük bir
başarıyla rolünü icra ediyor. Yönetmenle karakter üzerine çok konuşulduğu ve
sette iyi bir iletişimin olduğu çok belli. Nihal
Koldaş da anne rolünü büyük bir titiklikle seyirciye yansıtıyor.
6.Seans’ta daha önce Senem Tüzen ve Adam Isenberg ile film
üzerine gerçekleştirdiğimiz keyifli sohbete aşağıdan ulaşabilirsiniz.
“Ana Yurdu” 13 Mayıs’ta vizyona merhaba diyecek. “Başka Sinema” salonları Ana Yurdu için doldurmanızı şiddetle tavsiye ediyorum! :) Bu dünya tatlısı ve şeker iki insan büyük bir değeri ve ilgiyi gerçekten hak ediyorlar.
Filmin vizyon için hazırlanan yeni fragmanını da buradan izleyebilirsiniz...
Ayrıca 14 Mayıs Cumartesi yayınlanacak 6.Seans’ın 41.bölümü,
film 27.Ankara Uluslararası Film Festivali özel bölümü olacak. Yine önce Senem
Tüzen ve Adam Isenberg’in ödül üzerine duygu ve düşüncelerine de oradan
ulaşabilirsiniz… Yeni yazıda görüşmek üzere…
Ankara'lı 27.kez festivaline hazır olsun, değerli sinema severler! Ankara Uluslararası Film Festivali, bu yıl 27.yolculuğuna çıkıyor. Festival 28 Mayıs Perşembe akşamı açılış töreniyle resmen başlayacak. 8 Mayıs Pazar akşamı ise kapanış ve ödül töreniyle sona erecek.
Bu yıl 27.düzenlenecek olan “Ankara Uluslar arası Film
Festivali” büyük coşkuyla yine sinemaseverlere şölen yaşatmaya hazırlanıyor. Festival, dolu dolu bir programla, açılış ve kapanış törenleri ile "Festilab" adı altındaki atölye çalışmalarıyla, Ankara'lı yı sinemaya doyuracak gibi görünüyor. Toplamda 10 gün boyunca; Ankara Kızılay Büyülü Fener Sineması'nda gösterilecek olan film gösterimleri, Atölye çalışmaları, film ekibi söyleşileri ve çeşitli etkinlikler, festival katılımcılarını bekliyor. Ben de, festival ekibinin ofisine sızdım desem abartı olmaz. Hem 6.Seans için hem de blogumda sizlerle bu coşkuyu paylaşmak için festival ekibinden festivale dair tüyolar almaya çalıştım.
2006 yılından bu yana festivalin içinde yer alan genel müdür Yeşim Ekim, herkesi bu coşkuya davet ediyor. Ekim, ülkeninm içinde bulunduğu bunalımı en azından bir film festivaliyle atabileceklerini vaad ediyor... Festival ekibinden Yeşim Ekim, Mustafa Kerem Yüksel ve Özge Çelikaslan'ın da festivale dair ipuçlarını içeren röportajlarını bu linkten bulabilirsiniz...
Ve ayrıca en çok beklenen kısım... Sizler için festivalde izleyebileceğiniz 11 film derledim... Yerli yabancı pek çok film bu festivalde yer alacak, hangisine gideyim diye düşünüyorsanız bu kısma mutlaka göz atınız diyorum...
UZAKLARDA ARAMA
Türkan Şoray’ın
uzun zaman sonra yeniden sinemaseverlerle bu kez yönetmen koltuğunda buluştuğu “Uzaklarda
Arama” Şehir merkezindeki bir pavyonun resmi bir kararla, şehir dışındaki küçük bir kasabaya "sürülmesinden sonra yaşananlar anlatıyor. Filmde Yağmur Ünal, Mehtap Bayri ve Mustafa Uğurlu gibi isimler rol alıyor. Film, festivalde özel gösterim olarak karşımızda olacak...
YÜCE SEZAR! / HAIL, CAESAR!
Film şirketleri için çalışan Eddie Mannix adındaki bir adamın öyküsünü anlatan Yüce Sezar, Mannix ekseninde dönemin Hollywood
dünyasına mizahi bir bakış getiriyor.Coen kardeşlerin yönettiği filmin
başrollerinde George Clooney ve
Scarlett Johansson var.
BİR NEFES / ONE BREATH
Bir nefes, Yunanistan’daki ekonomik kriz yüzünden
Frankfurt’a taşınmaya karar veren Elena’nın bakıcı olarak bir işe girdikten
sonra yaşadıklarını anlatıyor…
Toz Bezi, İstanbul'un
farklı kutupları arasında hayatı anlamaya çalışıp kendilerine yeni yollar çizmeye
çalışan iki kadın olan Nesrin ve Hatun’un hikâyesini ele alıyor.
Ahu Öztürk'ün yazıp
yönettiği filmin başrollerinde Asiye Dinçsoy ve Nazan Kesal var.
MEMLEKET
Sular
altında kalmış bir Anadolu köyünün geriye kalan sakinlerinden olan Mehmet
Pehlivan, eşi Koca Nene ve torunları Narhanım’ın hayatını anlatan filmin
yönetmenliğini Murat Saraçoğlu üstleniyor..
Filmde Şerif
Sezer, Hikmet Karagöz ve Osman Sonant rol alıyor.
ANA YURDU
Şehirdeki
hayattan bıkıp köye yerleşen ve ardından annesinin gelmesiyle hesaplaşma içine
giren Nesrin’in hikayesini izlediğimiz “Ana Yurdu” nun yönetmenliğini Senem Tüzen
üstleniyor…
Filmde Esra
Bezen Bilgin ve Nihal Koldaş rol alıyor…
SARMAŞIK
İflas eden armatörün gemisindeki 5
mürettebat ve 1 kaptanınbu
huzursuz bekleyişte hiyerarşik güç mücadelesine tanıklık ettiğimiz “Sarmaşık” Tolga
Karaçelik’in yönetmenliğinden ve senaryosundan ortaya çıkıyor.
Filmde Nadir Sarıbacak, Osman Alkaş,
Özgür Emre Yıldırım, Kadir Çermik ve Hakan Karsak alıyor.
SAKLI
Selim Evci’nin yönetmenliğini
üstlendiği, Türkü Turan ve İlhan Şeşen’in başrollerini paylaştığı “Saklı” kendi
halinde ve başarılı bir müzisyen olan Mahir ‘in, baskıcı bir ailede yaşayan ve
kızının okul arkadaşı olan duru arasında oluşan çekimi konu alıyor…
RÜZGÂRIN HATIRALARI
Hükümet muhalif yazılarıyla bilinen
yazar Aram’ınn hikayasini izlediğimiz “Rüzgarın Hatıraları” festivalin farklı
filmlerinden..
Özcan Alper’in yönetmenliğini
üstlendiği filmde Onur Saylak, Mustafa Uğurlu, Tuba Büyüküstün ve Ebru Özkan gibi
isimler rol alıyor.
KALANDAR SOĞUĞU
İstanbul ve Antalya film
festivallerine damga vuran “Kalandar Soğuğu” Ankara’da da seyirciyle buluşacak…
Film rüya ile
gerçeğin iç içe geçtiği bir mekanda, Karadeniz’in bir dağ köyünde yaşayan Mehmet
ve ailesinin hikayesine odaklanıyor.
Haydar Şişman ve Nuray
Yeşilaras’ın rol aldığı filmin yönetmenliğini Mustafa Kara üstleniyor.
KADIN HAMLET
Babası öldürülen
Hamlet'in hikâyesi, Shakespeare'in kaleminden çıktığı günden beri sayısız
uyarlamaya konu oldu. Bu uyarlamanın özelliği ise türk sinemasının en özgün ve
usta seslerinden Metin Erksan'a ait olması. Üstelik hamlet bir kadın. Hem de Fatma
Girik tarafından canlandırılıyor.
1976 yapımı filmi
Ankara Film Festivali’nde bir kez daha seyirciyle sinema salonunda buluşacak.
Festivalde tabi merak ettiğim filmler de var ;
Aslı Özge'nin yönettiği "Ansızın" , Cansel Elçin'in yönettiği "Melekleri Taşıyan Adam" , Andrzej Zulawski'nin yönettiği "Kosmos" , Ulaş Temur yönetmenliğindeki "Sarmaşıklar"
Herkesle festivalde buluşmak üzere, ben orada olacağım... Film dolu günler :)
Vizyona girdiği günden bu yana, hatta vizyona girmeden bile
büyük etki yaratan “Annemin Yarası” nı, bir hafta gecikmeli de olsa nihayet
izleme şansı buldum. Dramayı ve komediyi bir arada tutan “Annemin Yarası” bu
sıkıntılı günlere, bir nebze olsun ilaç gibi gelecek bir yapıt.
Filmi koca salonda 3 kişi izlemek, beni üzmedi değil. Bir
yandan rahat rahat izlemek, öbür yandan korkunun tüm insanlar üzerinde yayılmış
olması fikri…
“Çok Filim Hareketler Bunlar”, “Silsile” ve “Sen Kimsin”
gibi başarılı olmuş yapımlarıın yönetmenliğini üstlenen Ozan Açıktan, filme en
son dahil olan isim olsa da, filmi büyük derecede kurtaran isim olmuşa
benziyor.
Filmde başlıca rolleri Ozan Güven, Okan Yalabık, Belçim
Bilgin, Meryem Uzerli, Bora Akkaş ve Sabina Toziya paylaşıyor.
“Annemin Yarası” genel olarak, yetimhanede büyümüş olan
Salih’in hikayesine fokuslanıyor. Salih 18 yaşına geldiğinde, kayıp ailesini
bulmak üzere kaldığı yetimhaneyi terk eder. Geldiği yerde annesini bulur, fakat
burada bambaşka bir hikaye vardır. Bu sırada, babasını bulmak için bir
yolculuğa çıkar. Ve babasını ararken bir çiftlikte işe başlar. Hiç beklemediği
bir anda hayalindeki yuvayı bulmuştur. Heyecan ve tansiyon yükseldikçe yeni
sırlar da su üstüne çıkar. Salih geçmişinden kurtulup bu yuvada mutlu
olabilecek midir? Yoksa hayat ona ne gibi sürprizler hazırlamıştır?
Hikayesi Sırbistan, Bosna Hersek, Hırvatistan ve Türkiye'de
yapılan çekimlerde geçen film, sinematografik sahneler ve başarılı kadrajlarla
büyük dikkat çekiyor. Açıkçası kusur bulmak bu film için gerçekten de zor. Her
film muhteşem olabilir, ama kusurları da vardır. Ama filmin sahneleri gerçekten
de çok etkileyici ve başarılı gitmiş. Senaryo ise güzel bir gelişim gösteriyor.
Tabi finalde düğümler kalmamış değil, orada biraz seyirciye yorum bırakılıyor.
Salih karakterini canlandıran Bora Akkaş, ilk başrolünü
“Annemin Yarası”nda gösteriyor. Akkaş,
Salih’i yaşamış ve büyük oyunculuk performansıyla dikkatleri üstüne çekmiş
durumda.
Ozan Güven’i “Borislav” karakterinde izlemek heyecan verici
ve şaşırtıcı. Güven, yüksek performans gerektiren Borislav’ın altından kalkıyor
ve seyirciye adeta bir şölen yaşatıyor.
Filmde beni en çok şaşırtan performanslar kesinlikle Belçim Bilgin ve Meryem Uzerli’ye ait. Bu ikilinin, bu kadar etkileyici ve bu derece
yüksek grafikte performans sergileyeceğini ummuyordum. Ama gerçekten de
izleyiciyi, dram zamanı sonuna kadar ağlatan, eğlenceli dakikalarda güldüren
halleriyle çok başarılı olmuşlar.
Okan Yalabık ve Sabina Toziya da fark yaratan rolleri ve
başarılı perfomanslarıyla dikkat çeken anne -oğulu göstermişler.
Meryem Uzerli ve Ozan Güven’in uyumuna bittim demesem yalan
olmaz, çünkü çok imrenilecek bir ilişkileri var. Bir yandan yok artık denilecek
yerlere denk geliyoruz, ama bir yandan da onların yerinde olmak istiyoruz gibi bir durumuna da düşebiliyoruz. Bu arada Meryem Uzerli, "The Dancing Bear" şarkısını inanılmaz muhteşem yorumluyor, filmin kaçmaması gereken detaylarından birisi... Ayrıca filmde kullanılan bütün müzikler de şahane...
Filmde göz ardı edebileceğimiz senaryosal sıkıntılara denk
geliyoruz, fakat film bütününde o kadar şahane ki, gerçekten de filmi izlerken
bayılmamak ve salondan gözyaşlarıyla ayrılmamak mümkün değil.
Mutlaka gidin, izleyin.. Sinema salonlarını yeniden
dolduralım, tıklım tıklım olsun. İnadına korkmayalım, inadına kültür sanatın
azalmasına ve yok olmasına engel olalım.. Terör yüzünden “Annemin Yarası” yabana
gitmemeli…
Bu arada, 6.SEANS'ta sineamaya dair her şeyi konuşmaya devam ediyoruz. Her Cumartesi saat 18.00'da Tv6'da sizlerleyiz. 6.Seans You Tube hesabından da röportajlara ulaşabilirsiniz, sevgiler...
Oscar’ın bir diğer iddialı filmi “Gizli Dünya” 19.02.2016
tarihi itibariyle vizyonda izleyicisiyle buluştu. Fragmanıyla da büyük yankı
uyandıran filmi açıkçası büyük bir heyecanla bekliyordum. Büyük bir keyifle
yerime kurulup, Gizli Dünya’yı izledim.
Film, 88.Akademi Ödülleri’de En İyi Film, Yönetmen, Kadın
Oyuncu ve Uyarlama Senaryo dallarında toplamda 4 adaylık elde etti.
“Ne Yaptın Richard” ve “Frank” gibi yapımların yönetmeni Lenny Abrahamson, “Gizli Dünya” ile
5.uzun metrajıyla ve ilk Akademi adaylığıyla karşımıza çıkıyor.
Filmde Brie Larson, Jacob Tremblay, Joan Alley ve Sean Bridgers
gibi isimler rol alıyor.
Filmin genel öyküsü ise, 30 lu yaşlarda olan Joy ve oğlu
Jack üzerine şekilleniyor. Joy, 7 yıl öncesinde Old Nick dediği bir adam
tarafından kaçırılmış ve o günden bu yana evinin arkasındaki küçücük bir
kulübede tutsak olarak yaşamaktadır. Old Nick in devamlı tecavüzlerine maruz
kalan bu 7 yılın son 5 ini, Nick tecavüzleri sonucu doğan oğlu Jack ile
geçirmiştir. Gerçek dünyayı bilmeyen oğlunu, diğer çocuklar gibi büyütebilmek
için elinden geleni yapsa da Jack in hayal gücüyle baş etmek giderek
zorlaşmaktadır. Bu hayattan, oğu sayesinde güçlüklerle kaçmayı 7 yıl sonra
başaran Joy’u şimdi de oğlunu ve kendini gerçek hayata adapte edebilmek için
zorluklar başlayacaktır.
İzlediğim pek çok filmin öncesinde çıkan fragmanıyla beni
kendine bağlayan Gizli Dünya’yı uzun zamandır izlemek istiyordum. Filmde gözüme
parlayan güzelliklerden bahsetmek gerekirse;
Brie Larson,
Joy’u gerçek anlamıyla yaşamış ve göz dolduran bir performans ortaya çıkarmış.
Joy’un derin psikolojisini, korumacılığını, savunma mekanizmasını ve annelik
içgüdülerini seyirciye başarılı bir şekilde aktarıyor. Zaten bu rolle 73.Altın
Küre ve 69.BAFTA’da En İyi Kadın Oyuncu ödüllerini aldı. 88.Akademide de
adaylığı olan oyuncunun bu rolle Oscar’ı da göğüsleyeceği muhtemeller arasında…
Tabi benim favorim Carol performansıyla Cate Blanchett… Sanırımı ikili arasında
bir çekişmeye şahit olacağız.
Müzik seçimleri ise büyük derecede filmi kurtaran cinsten.
Klasik tarzdaki müzikler dikkat çekiyor. Soundtrack önemi bu filmle birlikte
bir kez daha öne çıkıyor. Film müziklerinde Brie Larson imzası da yer alıyor.
Senaryoda ise kitaptaki adapteden farklılıklar var ve çoğu
yerde mantık hataları, diyalog sığlığı ve uzun uzun aynı konular üzerinde
dikilmeler söz konusu. Bazı yerlerde uyarlamanın dışına çıkmak özgünlük katıyor
bu güzel, fakat bazı konuların havada kalması, bazı yerlerde detay karmaşası
yaşamamız ve bulanıklıklar senaryoyu vasat hale getiriyor.
Dikkat çeken ve şaşırtan yanlarıyla Gizli Dünya, Oscar’da da
kendinden bahsettirecek bir film gibi görünüyor…
Ve geçtiğimiz hafta “6.SEANS” ta 30 bölüme geldik. Birkaç
hafta içinde de 1 yaşını kutlayacağımız bir proje olacak. Program en güzel
halleriyle sizlerin karşısına çıkmaya devam ediyor. 30.bölümü aşağıdan
izleyebilirsiniz… “Gezici Festival” yönetmeni ve yapımcı Ahmet Boyacıoğlu ile
çok özel sohbetimiz oldu…
Bugün da yani (20.02.2016) tarihinde saat 18.00’da
31.bölümle karşınızda olacağız. Bu bölümde “Hesapta Aşk” filminin oyuncularıyla
filme dair sohbetimiz ve “Ana Yurdu” filminden yönetmen Senem Tüzen ve yapımcı
Adam Isenberg ile röportajlarımız ekranda olacak.
Film Ekimi’nde denk geldiğim filmlerden biri olan “Carol” bu
hafta vizyonda izleyici karşısında.
"Cennetten Çok Uzakta ve Beni Orada Arama" gibi başarılı filmlerin yönetmenliğini üstlenen Todd Haynes' in yönetmenliğini üstlendiği "Carol" da Cate Blanchett ve Rooney Mara rol alıyor.
1950'lerin Amerika'sında, bir butik mazağada tezahtar olarak görev yapan ve hayatından sıkılmış olan Therese ile pek çok Amerikalı kadının imreneceği şatafatlı bir hayat sürdüren Carol'un tesadüfi karşılaşması sonucu başlayan arkadaşlıkları ve ileriki zamanlarda daha da farklı bir hal alan ilişlileri filmde konu ediliyor.
Filmi ilk gördüğüm zamanlarda filme karşı bir öngörüm vardı
ve çok izleyebileceğim bir film olduğunu düşünmüyordum. Fakat içimden bir
cesaret bana o filmi izlettirdi. Ve iyiki de izlemişim diyorum.
Nostalji havasını günümüze meltem gibi estiren güzel bir
havası var “Carol” un. Nostalji nin yanında filmde aykırılık da mevcut.
Nostalji ve aykırılığın bir arada olması da filmin özgünlük yaratan yanlarından…
Filmde Cate Blanchett’in performansı göz dolduruyor.
Blanchett, bizlere “Carol” u adeta yaşatıyor. Rooney Mara'nın perfomansı Blanchett'e göre ötede kalabiliyor. Biraz donuk kalsa da "Therese" in o hallerini güzel verebiliyor.
Film ayrıca 88.Oscar'da 6.dalda aday oldu. İkili, performanslarıyla En İyi Kadın ve Yardımcı Kadın Oyuncu dallarında aday oldular. Blanchett'in bu performansla "En İyi Kadın Oyuncu" ödülünü kucaklamasını gönülden çok isterim...
Daha fazla yoruma, "6.SEANS" ın 17.Bölümünde yer verdiğimiz "Film Ekimi 2015" dosyasında bulabilirsiniz...
Ve unutmadan. 6.Seans 29.Bölümüyle 6.02.2016'da (Bugün) saat 18.00'da Tv6'da olacak. Bu haftaki konuklarımız "Köstebekgiller 2: Gölge'nin Tılsımı" filminin oyuncuları İnci Türkay, Tevfik İnceoğlu, Ali Nuri Türkoğlu, Reyhan Asena Keskinci ve Yiğit Ege Yazar, yönetmeni Kudret Sabancı ve yapımcısı Aslı İmamoğlu olacaklar.